Son zamanlarda bölgedeki siyasi gerginliklerin arttığı gözlemlenirken, Rum basını Yunanistan'ı sıkça eleştirir hale geldi. Özellikle Türkiye'nin denizaltı gücüne yönelik yapılan yorumlar, Yunanistan'ın bu tehditlere karşı nasıl bir tutum sergilediği üzerine tartışmaları körükledi. Yunanistan, özellikle deniz kaynakları ve kara sınırlarıyla ilgili sürekli bir tehdit algısı içinde. Ancak bu algının ne kadar geçerli olduğu konusunda Rum medyası farklı bir bakış açısı sunuyor. “Yunanistan deniz altında Türkiye'den çekiniyor” ifadesiyle başlayan eleştiriler, bu durumun arka planına ışık tutuyor.
Yunanistan, uzun yıllardır Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları ve stratejik su yolları üzerindeki haklarını korumak için çeşitli askeri ve diplomatika önlemler alıyor. Ancak, Rum basınına göre bu önlemler, Türkiye'nin denizaltı gücü ve askeri hareketleri karşısında yetersiz kalıyor. Yunanistan'ın denizaltı savunma stratejileri son derece önemli olsa da, işlevselliği sorgulanıyor. Özellikle Türkiye’nin askeri gücünü artırması ve denizaltı donanımına yaptığı yatırımlar, Yunanistan’ın deniz politikalarını yeniden gözden geçirmeye zorladı.
Türkiye'nin son dönemde denizaltı güçlenmesine dair yaptığı köpürmeler, Yunan hükümeti ve ordusu tarafından ciddi bir tehdit olarak algılanıyor. Yunanistan, 2021 yılında Fransa ile imzaladığı savunma anlaşması ile kendi askeri gücünü artırmaya çalıştığını duyurmuştu. Ancak Rum basını, bu tür anlaşmaların yüzeysel bir güvenlik sağladığını öne sürerek, Yunanistan'ın bu konuda somut adımlar atamadığını belirtiyor. Yunan hükümetinin, Türkiye'nin denizaltı varlığı karşısında kapalı bir strateji izlediği ve bu durumun birlikte çalışmayı zayıflattığı dile getiriliyor.
Doğu Akdeniz'deki enerji mücadelesi, Yunanistan ve Türkiye arasındaki ilişkiyi daha da karmaşık hale getiriyor. Enerji kaynaklarının paylaşımı konusunda yaşanan uyuşmazlıklar, bölgedeki ülkeler arasında ciddi bir gerginliğe yol açıyor. Yunanistan, hissedar olarak dahil olduğu bu mücadelenin uzun vadede kendisi için olumsuz sonuçlar doğurabileceğini düşünüyor. Rum basını, Yunan yönetiminin bu durumu yeterince iyi yönetemediğini ve Türkiye'nin etkinliğini artırmasına engel olamadığını ifade ediyor.
Türkiye’nin denizaltı kabiliyetlerini artırma çabaları, hem NATO içerisinde hem de bölgesel müttefikler arasında Yunanistan'ın izlediği stratejiye karşı sorgulamaları beraberinde getiriyor. Yunanistan'ın şu anki pozisyonunun, müttefiklerinin desteğini alarak Türkiye'nin etkisini azaltma çabası olduğu belirtiliyor. Ancak, Rum basınına göre bu müttefiklik ilişkileri sırf güvenliğin sağlanması açısından yeterli olmayabilir. Yunan hükümetinin stratejik bir plan oluşturarak, bu duruma müdahil olması gerektiğine vurgu yapılıyor.
Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı geliştirmesi gereken stratejilerden biri de ileri teknoloji askeri sistemler ile donanma kabiliyetini artırmaktır. Ancak bu değişim için zaman, maddi kaynak ve diplomatik çabalar gerekmektedir. Yunanistan, Türkiye’nin etkisini azaltmak için yapısal reformlara gitmezse, bu durum birtakım sorunlara yol açabilir. Özellikle, bölgede güvenliğin sağlanamaması, sadece Yunanistan’ı değil, tüm Akdeniz ülkelerini etkileyen bir konu olmaya aday.
Yunanistan'ın, Türkiye'nin denizaltı güç ilişkisine karşı nasıl bir tutum alacağı, önümüzdeki dönem için kritik bir sorun olarak kalmaya devam edecek. Rum basını, Yunanistan'ın pasif bir tutum izlediğini ve bu nedenle Türkiye'nin denizaltı tehditleri karşısında kayıtsız kaldığını iddia ediyor. Ancak bu durumun altında yatan dinamikleri daha iyi anlayabilmek için, her iki tarafın da savunma stratejilerini, enerji politikalarını ve uluslararası ilişkilerini göz önünde bulundurmak önem taşıyor.
Yunanistan'ın, hem iç dinamikleri hem de dış politikası açısından bu tehditlere karşı nasıl bir strateji geliştireceği, denizaltı kabiliyetlerini nasıl artıracağı ve hangi diplomatik yolları seçeceği, gelecekteki ulusal güvenliğinin yanı sıra bölgedeki barış ve istikrar üzerinde de büyük bir etkiye sahip olacaktır. Rum basınında çıkan eleştiriler, Yunanistan’ın bu durumu nasıl değerlendirip yöneteceği konusunda önemli bir uyarı niteliği taşıyor.