Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), dünya genelinde artan oranlarda tanı konulan bir gelişimsel bozukluktur. Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan güncel araştırmalara göre, her 54 çocuktan biri otizm spektrumunda bir tanıya sahipken, bu oran erkek çocuklar için, kızlara göre hayli yüksektir. Erkekler için bu oran yaklaşık 1/34 gibi bir değere ulaşırken kız çocuklarında ise bu oran 1/144'tür. Peki, otizmin erkek çocuklarda daha yaygın olmasının arkasında yatan bilimsel nedenler nelerdir? Bu makalede, otizm görülen erkek çocuklarının sayısının fazla olmasının ardındaki faktörler ele alınacaktır.
Otizmin genetik etkileri üzerine yapılan birçok çalışma, erkek çocukların neden daha fazla risk altına olduğunu anlamamıza yardımcı olmaktadır. Çocuklarda otizm gelişimini etkileyen genetik faktörler arasında birçok gen yer alır. Araştırmalar, erkeklerin X kromozomlarındaki gen mutasyonlarının daha fazla etkilenme olasılığına sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, kız çocuklarının iki X kromozomuna sahip olmaları, genellikle bir kromozomda meydana gelen mutasyonun diğerini dengeleme şansı sunarken, erkek çocuklarında bu durum söz konusu değildir; dolayısıyla erkekler, genetik olarak daha fazla risk taşır. Çeşitli araştırmalar, bazı genlerdeki farklılıkların erkek çocukları arasında otizmin yaygınlığını artırabileceğini göstermektedir.
Otizm üzerinde hormonal etkiler ve çevresel faktörlerin de önemli bir rol oynaması beklenmektedir. Özellikle anne karnındaki hormonal dengelerin, bebeğin beyin gelişimini etkileyebileceği bilinmektedir. Hamilelik döneminde yüksek düzeyde testosteron hormonunun bulunması, erkek çocuklarda otizm riskini artıran bir faktör olarak gösterilmektedir. Ek olarak, çevresel faktörler de boy gösteriyor; prenatal (doğum öncesi) dönemde maruz kalınan toksinler ve stres, otizm geliştirme olasılığını artıran etkenler arasında yer almaktadır. Bu durum, erkek çocukların daha hassas bir yapıya sahip olmasından kaynaklanıyor olabilir. Statistikler gösteriyor ki, toplumsal cinsiyet normları ve beklentileri, erkek çocuklarının otizm belirtilerini maskeleyebileceği yönünde bir etki de oluşturuyor. Örneğin, sosyal normlar gereği erkeklerin daha "şefkatli" veya "duygusal" olmaları beklenmediğinden, bu çocuklar belirtilerini gizleyebilir ve dolayısıyla otizm tanı almaları zorlaşır. Bu durum, toplumsal algılar ve eve gelen eğitim ile de şekillenerek, erkek çocuklarda otizmin tanınmasında gecikmelere yol açabilir.
Sonuç olarak, otizmin erkek çocuklarda daha yaygın olmasının ardında yatan nedenler oldukça karmaşıktır. Genetik, hormonal ve çevresel faktörler, birlikte ele alındığında bu görünümün arkasındaki sebepleri açıklamakta önemli bir rol oynamaktadır. Hem ailelerin hem de sağlık profesyonellerinin, erkek çocuklarda otizmin belirtilerini daha iyi tanıması ve erken teşhis için gereken dikkat ve önemi göstermeleri gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, otizm spektrum bozukluğu sadece bireyi değil, bir ailenin ve toplumun tümünü etkileyen bir durumdur. Bu nedenle, otizmle ilgili farkındalığın artırılması, toplum genelinde önemli bir konu olmaya devam edecektir.