Geçtiğimiz ay Türkiye'yi derinden sarsan bir olayda, 5 yaşındaki Melike’nin işkence edilerek öldürülüp bir göle atıldığı iddiaları, toplumda büyük bir infiale yol açtı. Melike'nin babası ve üvey annesi, cinayet suçlamasıyla karşı karşıya kalırken, bugün ilk kez hakim karşısında ifade verdiler. Duruşma, ailenin içinde bulunduğu trajik durumu ve Melike’nin kısa ama etkileyici yaşamını gözler önüne serdi. Olayın detayları, sadece adaletin tecelli etmesi açısından değil, aynı zamanda çocuk istismarının toplumda ne denli yaygın olduğunun altını çizdeğeri ve ahlaki sorumlulukları da sorgulamayı gerektiriyor.
Olay, dört ay önce, Melike'nin kaybolmasıyla başladı. Küçük kız, ailesinin yanından aktar, fair oluncaya kadar bir daha asla geri dönmeyecek. Ailesinin durumu, çevreleri tarafından hemen fark edildi ama ne yazık ki, olayın arka planında korkunç bir gerçek yatıyordu. Yapılan araştırmalar sonucunda, Melike'nin altında yatan travmalar ve yaşadığı psikolojik baskılar gün yüzüne çıktı. Sonunda, arama çalışmaları sonucunda Melike’nin cansız bedeni bir göletin dibinde bulundu.
Uzmanlar, Melike’nin vücudunda buldukları yaraların işkence izlerini gösterdiğini belirtirken, baba ve üvey anne, çocuğun ölümünü izaha çalıştı. Mahkemedeki ifadeleri, işkencenin ne denli korkunç olduğunu ortaya koydu. Avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada, 'Kızım, çok yaramazdı. Bazen sinirlenip ceza verdik' diyen baba, sıradan bir cezanın bile haksız yere yapılmış olabileceğini savundu. Ancak mevcut deliler, iddialarının gerçekçilikten uzak olduğunu apaçık gösteriyordu.
Bu olay, sadece Melike’nin yakınları için değil, tüm toplumu derinden etkiledi. Çocuk istismarı ve aile içi şiddet konusunda kamuoyunda yükselen tepkiler, medyada geniş bir yer buldu. Çocukların korunmasına yönelik yasaların yetersiz olduğu ve aile içinde yaşanan bu gibi travmatik olayların üstünde yeterince durulmadığı, sık sık dile getirildi. Duruşma günü, adalet arzusunun yanı sıra, toplumdaki bilinçlenmenin bir göstergesi olarak da değerlendirildi.
Özellikle sosyal medyada, 'Adalet istiyoruz' hashtag’i altında yapılan paylaşımlar, Melike’nin yaşadığı acıların unutulmaması ve toplumda bir farkındalık yaratılması için bir araya gelen insanların sesini yükseltti. Bu durum, çocuk haklarına yönelik bilinçlenmenin gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Melike’nin avukatı, duruşma sonrası yaptığı basın açıklamasında, 'Boşluğa düşen ömürler var. Bu sadece bir cinayet davası değil, aynı zamanda toplumun vicdanını sorgulayan bir durum' dedi. Aile içindeki dinamiklerin ne denli tehlikeli olabileceği, Melike’nin trajik ölümüne bir yanıtta bulunmuş olduklarını belirtti.
Baba ve üvey annenin savunmaları nedeniyle mahkeme süreci dikkatle takip edilmeye devam ediyor. Gözler şimdi, duruşmanın sonuçlarına ve Melike'nin anısına yakışır bir adaletin sağlanıp sağlanmayacağına çevrilmiş durumda. Herkes, adaletin bir an önce tecelli etmesi ve benzer trajedilerin bir daha yaşanmaması için gerekli adımların atılmasını umuyor. Hayatının baharında sona eren Melike, belki de bu trajedinin bir simgesi olacak. Toplumun, çocuklar üzerinde gösterdiği bu duyarlılığın, tüm yaşamlar üzerinde kalıcı etkiler yaratmasını umut ediyoruz.